Üstün Zeka ve Üstün Yeteneği Olan Bireyler


ÜSTÜN ZEKÂ VE YETENEĞİN TANIMIÜstün zekalılar, geçerli ve güvenilir zekâ testlerinde sürekli olarak 130 ve daha yukarı zekâ bölümü (ZB) sağlayan; kendi yaşıtlarından rastgele seçilmiş bir kümenin %98’inden üstün olanlara verilen addır.

Üstün yetenekliler, zekâ bölümü sürekli olarak 120 ve daha yukarı olup da güzel sanatlar, matematik ve teknik gibi alanlarda yaşıtlarından belirgin ölçüde üstün olanlara verilen addır (ÖZSOY 1984: 31).

I. Özel Eğitim Konseyi’nde üstün yetenekliler, genel ve/veya özel yetenekliler açsından yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösterdiği, konunun uzmanları tarafından belirlenmiş kişilerdir, şeklinde tanımlanmıştır (MEB, 1991).

Marland Raporunda üstün yetenek, aşağıdaki alanlardan birinde ya da bir kaçında yüksek performans ve başarı gösterme şeklinde tanımlanmıştır (ERSOY ve AVCI 2001: 128).
a. Genel zihinsel yetenek
b. Özel akademik yetenek
c. Yaratıcı ya da üretici düşünce yeteneği
d. Liderlik yeteneği
e. Görsel ve gösteri sanatlarında yetenek
f. Psiko-motor yetenek


ÜSTÜN ZEKÂLI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUK KİMDİR ?

“Altı yaşında bir erkek çocuğuydu. Sık sık ağırlığı ve yerçekimi üzerinde düşünür, bunlar hakkında konuşurdu. Babası bu konuda ona daha fazla bilgi sağlayarak çocuğun ilgisini kamçılıyordu. Bu çocuk, çocuk bahçesine gittiği zamanlar oranın seçkin bir amatör antrenörü olurdu. Ayakta durur, kayakla kayan çocuklara bağırarak, “Dik oturunuz! Ellerinizi yana uzatınız!” gibi emirler verirdi. Kızaktan kayan kız ve erkek çocuklardan bazıları her defasında düşüyorlardı. Bu olay onu üzüyor ve düşündürüyordu. Bunun nedenini aradı ve en sonunda olayla teoriyi birleştirerek bunu buldu. Düşen çocuklara, “Çok fazla öne doğru eğilmeyin, ağırlık merkezini koruyun!” dedi. Fakat çocuklar şaşırmış, hiç biri bu sözlerden bir şey anlamamışlardı. O bulduğu bu sonucu birkaç defa tekrar etti. Yine çocukların hiçbiri onun düşünme yolunu anlayamadılar. En sonunda çocuklar onun söylediklerinden bir anlam çıkaramayacaklarını anlayınca ona “AĞIRLIK” adını taktılar.”

Literatürde genellikle üstün yetenekli ve üstün zekaya sahip çocukların yaşamlarının ilk yıllarından itibaren gelişim aşamalarına normal gelişim standartları gösterenlere göre daha hızlı ulaştıkları vurgulanmaktadır. Ancak üstün yeteneklilik tiplerine göre, bu hızlı ilerleme özelliği değişebilir, özel bir alanda yetenekli olan çocuğun tüm gelişim alanlarında hızlı olması beklenmemelidir. Örneğin, görsel sanatlar alanında üstün yetenekli olan çocuk sadece bu alanda yaşıtlarından, üstün olma özelliği göstermekle birlikte, diğer gelişim alanlarında standart gelişim ritmi izleyebilir (ERSOY ve AVCI 2001: 129). Dolayısıyla öncelikle üstün zekâ ve yeteneğe sahip çocukların tespit edilmesi ve yetenek alanlarının belirlenmesi gerekir.

Eğer çocuktaki yetenek düzeyi olağanın çok çok üstündeyse, tanımlamak oldukça kolaydır. Herhangi türden bir ölçüm yapılmadan çocuğun kabataslak yeteneği hakkında bir şeyler söylenebilir. Örneğin, çocuk üç yaşındayken temel dört işlemi yapabiliyorsa, dört yaşından önce kendiliğinde okumaya başladıysa, bu çocuğun üstün zekalı olduğunu ölçüm yapmaksızın söyleyebiliriz. Buna benzer olarak, üç yaşında her türlü müzik aletini çalabilen ya da olağanüstü resim yapabilen bir çocukta da olağanüstü müzik ve resim yeteneği bulunduğu apaçık ortadadır. Bu türden çocuklar okul sistemi içinde kolaylıkla tanınır. Bunlara uygulanacak ölçümler tanılamadan çok yeteneği kanıtlama biçiminde olacaktır.

Üstün zekalıların bir bölümü ise gerek ana-babaları gerekse öğretmenlerince kolaylıkla fark edilemez ya da yanlış yorumlanabilirler. Yapılan araştırmalar böylesi çocukların bazılarının belirli alanlarda üstün başarı, diğerlerinde ise düşük başarı gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Bunlar çoğunlukla öğretmenleri ve arkadaşlarınca mantık dışı davranan ya da acayip fikirleri olan kişiler olarak görülebilirler (ATAMAN 1998: 337-338).

Üstün yetenekli çocukların ileride önemli roller oynayacak yetişkinler haline getirilebilmesi için önce, onların erkenden bulunması doğru tanı konulması gerekmektedir. Bu çocukların bazıları üstün gelişimleri ve başarıları ile kendilerini daha kolay tanınabilir hale getirmektedir. Fakat, bazılarının yetenekleri çeşitli nedenlerden ötürü gizli kalmaktadır. Gerçekten üstün olan yeteneklerini bir türlü ortaya koyamamışlardır. Her toplumun her kuşağında böyle gizli kalmış, keşfedilmeden eriyip gitmiş pek çok yetenekli birey bulunmaktadır. Sosyal, ekonomik ve kültürel düzeyi düşük ailelerde, azınlık gruplarında, okula gidememiş ya da çok erken ayrılmak zorunda kalmış olanlarda üstün yeteneklerin fark edilmesi daha güç olmaktadır. Hatta okula devam edenler arasında farkına varılmayıp tersine kanılarla damgalanmış, gerçek yetenekleri sonradan ortaya çıkmış olanlar bulunmaktadır. Galton, Churchil, Edison bu gruba verilebilecek en önemli örneklerdendir. Bu bakımdan üstün yeteneklilerin seçimi önemli bir konu olmaktadır (ÖZSOY ve ark. 1989: 144-171).

Yukarıda belirtilenlerle birlikte üstün zekalı çocuğun kesin bir tanılamasının güç olduğu söylenebilir. Ancak onu diğerlerinden ayıran belli başlı özellikleri yakın çevresi (Anne-Baba ve öğretmenleri) tarafından bilinirse onların sorunlarına daha sağlıklı çözümler getirilebilir.