Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Gösteren Bireyler



TANIMI
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, bireyin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, istekleri erteleyememe ve dikkat sorunlarıyla kendini gösteren psikiyatrik bir bozukluktur.
Bu sorunun üç temel belirtisi vardır. Bunlar;
  • dikkat eksikliği
  • aşırı hareketlilik
  • dürtüselliktir.
Bir kişide dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun varlığından söz edebilmek için;
  • belirtilerin yedi yastan önce başlaması,
  • birden fazla ortamda görülmesi,
  • sürekli ve kişinin günlük yaşamını etkileyecek boyutta olması gerekir.
Dikkat eksikliği, dikkat süresinin ve yoğunluğunun bireyin yaşına göre daha az olması durumudur. Bu sorunu taşıyan kişiler belirli bir noktaya odaklanmakta güçlük çekerler ya da dikkatleri kolayca dağılır. Dağınık ve unutkandırlar, sık sık eşya kaybederler. Dikkat süresi ve yoğunluğu, her yaşta farklıdır. Beş-altı yaşlarındaki bir çocuk için normal kabul edilebilecek dikkat süresi, on iki yaşındaki bir çocuk için kısadır. Bu nedenle her birey kendi yaş dilimi içinde değerlendirilmelidir.

Dikkat eksikliği bozukluğu (DEB), dikkatin çabuk dağılması, aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlar ile seyreden sosyal yaşamı, toplumsal iletişimi etkileyen, çoğunlukla aile içi ilişkilerde ve okul eğitiminde sorunlar yaratan bir olgudur.

Hiperaktif çocuklar sürekli hareket halindedir. Yerlerinde duramaz, devamlı kımıldanır, kıpırdanırlar. Sürekli koşuşturur, zıplarlar. Dikkatsiz, sabırsız, dağınık ve atılgandırlar. Dürtüsellik çocuğun belirsiz durumla karşılaştığında ya da dikkatli davranması gerektiğinde tepki ve yanıtlarını kontrol etmekte güçlük çekmesi anlamına gelir. Dürtüsel çocuklar sıklıkla düşünmeden hareket eder, bir etkinlikten diğerine kolayca geçerler. Uygunsuz zamanlarda, uygunsuz davranışları sergilerler. Ani hareket ve duyguları kontrol edememe, düşüncesizce hareket etme, kendini kontrol edememek şeklinde kendini gösteren dürtüsel (impülsif) tutarsız davranışlar nedeniyle sosyal açıdan uyumsuzluk gösterdiklerinden sıklıkla yaşıtlarıyla ve çevresiyle sorunları olur. Bu çocuklar küçük yaştan itiberen böyle davranırlar ancak okul çağında dertleri artar.(Çerçi,2002)

Uyarana ve çevreye ait bazı faktörler dikkat süresi ve yoğunluğunu etkiler. Ödev başında on dakikadan fazla oturamayan bir çocuk, bilgisayar başında saatlerce oyun oynayabilir ya da sevdiği bir televizyon programını uzun süre izleyebilir. Bu onda dikkat eksikliği olmadığını göstermez.

Dikkat eksikliği olan bir birey için, dikkatin bir noktaya odaklanması ve sürdürülmesi kalabalık, gürültülü ortamlarda daha da zordur. Bununla birlikte bire bir ilişkilerde, sakin ortamlarda ve ilgisini çeken konularda daha uzun süre odaklanabilir.

Aşırı hareketlilik (hiperaktivite), bireyin yaşından ve gelişim düzeyinden beklenmeyecek düzeyde hareketli olmasıdır. Aşırı hareketli olan kişiler uzun süre yerinde oturamazlar. Otururken elleri ayakları kıpır kıpırdır, çoğu zaman hareket halindedirler ve çok konuşurlar.
Dürtüsellik, genel olarak, bireyin kendisini kontrol edebilmesinde bir sorunun olmasıdır. Bu tür bireyler yapacakları şeyin sonucunu düşünmezler, akıllarına geleni hemen yaparlar ya da hemen söylerler. Bu tanıyı alan kişilerde belirtilerin tümünün olması gerekli değildir. Bir kişide sadece dikkat sorunları ya da sadece aşırı hareketlilik-dürtüsellik belirtileri görülebilir.

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun üç farklı tipi vardır. Kişide var olan belirtilerin türüne göre, bu tiplerden hangisine girdiğine karar verilir.
Dikkat Eksikliği Önde Olan Tip:
Dikkat eksikliği belirtileri ön plandadır. Aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ya yoktur ya da tanı alacak kadar şiddetli değildir.
Aşırı Hareketlilik Önde Olan Tip:
Aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirgin olarak vardır. Dikkat eksikliği belirtileri vardır ancak tanı alacak kadar şiddetli değildir.

Birleşik Tip:
Hem dikkat eksikliği hem de aşırı hareketlilik dürtüsellik belirtileri tanı alacak kadar şiddetlidir. En sık olarak görülen tip birleşik tiptir.”Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu” toplumda, çocukluk çağının en sık görülen psikiyatrik bozukluğudur. İlköğretim çağındaki çocukların %3-5′inde görülür. Yani her yirmi-otuz çocuktan birinde bu sorun vardır.

Bozukluğun nedenleri, beyindeki dikkat ve davranış kontrolüyle ilgili bölgelerin farklılığından kaynaklanmaktadır. Yapılan araştırmalarda bu bölgelerin yeterince etkin olmadığı, yeterince kanlanmadığı bulunmuştur.
“Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu” kalıtsal bir bozukluktur yani anne ya da babadan çocuğa geçen bazı genlerle taşınır. Bugün için belirlenmiş tek bir gen yoktur, birden fazla genin bu soruna yol açtığı düşünülmektedir. Bu tanıyı alan çocukların anne babalarında ve kardeşlerinde benzer belirtiler olma olasılığı genel topluma oranla iki-sekiz kat daha fazladır. Bu sorunun zeka ile ilgisi yoktur. Toplumda yaygın olarak çok zeki olan çocukların hiperaktif olduklarına inanılmaktadır. Oysa bu doğru değildir. Hiperaktif çocukların çoğu normal zekâya sahiptirler. Ayrıca zekâ sorunu olan ve aynı zamanda hiperaktivitesi olan çocuklar da vardır.
Bu sorunu taşıyan gocuklar okulda dersi yeterince dikkatli dinleyemezler; sınavlarda dikkatsizce hatalar nedeniyle bildiklerini de yanlış yapabilirler. Evde ders çalışmaları dikkatin kolayca dağılması nedeniyle verimli olmaz. Sonuç olarak normal bir gelişim düzeyi ve zekaya sahip olmalarına karşın okul başarıları, kapasitelerine oranla düşük olur. Dürtüsellik nedeniyle aile, arkadaş ve öğretmenleriyle ilişkilerinde sorunlar yasarlar. Zaman içinde sürekli eleştiri ve olumsuz uyarılar almaları nedeniyle benlik saygıları düşer.

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, bebeklikten erişkinliğe kadar yaşamın her alanında olumsuz etkileri olan önemli ama tedavisi olan bir bozukluktur.
Büyüdükçe Geçer mi ?
Erken çocukluk döneminde başlayıp yaşam boyu devam edebilen bir bozukluk olan dikkat eksikliği hiperaktivitede, büyüdükçe iyileşmek söz konusu değildir. Bu tanıyı almış olan bireylerin yüzde sekseninde, ergenlik döneminde de belirtiler devam eder. %3.65′i erişkinlikte de bu tanıyı alır. Temel belirtiler aynı olmakla birlikte her yaş döneminde farklı bir görünüm vardır.
·   Özellikle aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirtileri zaman içinde azalır.
·    Dikkat eksikliği yaşam boyu devam eder.
·    Yaş ilerledikçe başka sorunlar eşlik etmeye başlar.
Tanı Nasıl Konulur?
Bu sorunun tanısı için önce aileden çocuğun detaylı gelişim öyküsü ve davranışlarıyla ilgili bilgiler alınır. Ayrıca aileden tanı için kullanılan bazı ölçekleri doldurması istenir. Çocuk bireysel olarak muayene edilir, dikkat ve diğer becerileri değerlendiren testler yapılır. Bunların dışında çocuk okula gidiyorsa, öğretmenlerinden davranışları ve akademik durumu hakkında bilgiler alınır. Öğretmenlerin de doldurduğu bazı ölçekler vardır. Sonuç olarak aile, öğretmen ve hekimin değerlendirmeleri birleştirilerek bu tanıya ulaşılır.

Tüm bu değerlendirmeler dışında kesin tanı için uygulanabilecek bir laboratuar ya da görüntüleme yöntemi yoktur. Beyin EEG haritalama yöntemi gibi bazı yöntemler henüz kesin tanıya ulaştıracak kadar güvenilir değildirler. Önemli olan çocuğun klinik olarak bu tanıyı alıp almadığıdır.
Nasıl Tedavi Edilir ?
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun tedavisinde ilaç, anne baba eğitimi, öğretmen eğitimi ve çocuğun bireysel terapisi birlikte kullanılmaktadır. Bu yöntemler içinde en etkin ve en kısa sürede yanıt veren tedavi ilaç tedavisidir. Ancak çocuğun, anne babanın ve öğretmenin bu konudaki eğitimi, tedavinin etkinliği ve kalıcılığı için önemlidir. Uzun süreli bir sorun olduğu için tedavi planı da uzun süreli ve çocuğa özel olmalıdır.

Tedavisinde kullanılmakta olan uyarıcı ilaçlar, normalde de beyinde bulunan ve davranışı etkileyen bazı kimyasal maddelerin (dopamin ve noradrenalin) beyindeki miktarlarını düzenleyerek dikkati dağıtan uyaranların süzgeçten geçirilmesine yardımcı olurlar. Beyindeki dikkat ve davranışların kontrolüyle ilgili olan bölgeleri etkin hale dönüştürür, böylece dikkatin dağılmasını önler ve davranışların daha kontrollü olmasını sağlarlar. Uyancı ilaçların dikkat ve davranış kontrolü üzerine olumlu etkisi, ilaç kullanıldığı sürece devam eder. Beyinde var olan yapısal ve işlevsel farklılığı tamamen ortadan kaldıramazlar. Bu nedenle uzun süreli olarak kullanmaları gerekmektedir. Ancak ilaçlar kullanılırken diğer tedavi yaklaşımları da uygulanırsa (anne baba eğitimi, okulda, evde davranış kontrolü ve bireysel tedavi gibi) tedavinin etkileri ilaç kesildikten sonra da devam edebilmektedir. Ancak bu konuda yeterli sayıda uzun süreli çalışma yoktur.
Uyarıcı İlaçlar
·   Bağımlılık yapmaz !
·    Büyümede gerilik yapmaz !
·    Kısırlık yapmaz !
·    Çocukları uyuşturmaz !
·    Yan etkiler geri dönüşümsüz değildir !
·    Altı yaştan itibaren her yaşta kullanılabilir.
Anne Babalar ve Öğretmenler Ne Yapmalı ve Nasıl Davranmalıdırlar?
· Öncelikle uygun tanı ve tedavi için bir çocuk ruh sağlığı uzmanına başvurup, hekimle işbirliği yapılmalıdır. Bu sorun evde anne babanın ya da okulda öğretmenin uygulayacağı disiplin yöntemleriyle çözülebilecek bir sorun değildir.
·    Çocukla iletişim kurarken mutlaka göz teması kurun, sizi dinlediğinden emin olun, gerekirse söylediğinizi tekrarlatarak kontrol edin.
·    Evde ve okulda, açık ve net kurallar oluşturun. Bu kurallara bağlı kalın.
·    Çocuğun güçlü ve zayıf yanlarını belirleyip, başarılı olabileceği durumlar ve etkinlikler planlayın. Çocuğun kendine güvenebilmesi ve benlik saygısının artması için bu çok önemlidir.
·    Olumlu davranışları övgü, sevgi ve ödülle destekleyin.
·    Göz ardı edebileceğiniz, ilginizi çekmek için yapılan davranışları görmezden gelin.
·    Olumsuz davranışlarının doğal sonuçlarını yaşamalarına izin verin.
·    Kurallar ve sınırlar bozulduğunda uygun bir ceza verin ( mola, bir ayrıcalığı geri almak, puan düşürmek).
·    Eleştiriden çok övgüyü kullanın. Özellikle başka çocukların içinde onu eleştirmekten kaçının.Diğer çocuklarla kıyaslamayın.
·    Çocuğunuzla her gün en az yarım saat “özel zaman” uygulaması yapın. Bu uygulama sırasında onun istediği bir oyun ya da etkinliği gerçekleştirin. Bu süre içinde çocuğu yönlendirmeyin, eleştirmeyin, bir şeyler öğretmeye çalışmayın. Amaç bir şey öğretmek değil birlikte keyifli zaman geçirebilmektir.
·    Ev dışında sosyal ve sportif etkinliklere katılmasını destekleyin.